2 Nisan 2008 Çarşamba

Persepolis'in Bize Sundukları...

"dinle! ahlak dersi vermeyi sevmem, ama sana her zaman yardımcı olacak bir öğüt vereceğim. hayatta karşına pek çok aptal çıkacak. eğer seni incitirlerse, kendi kendine onları kötülük yapmaya itenin aptallıkları olduğunu söyle. böylece onların kötülüklerine cevap vermekten kurtulabilirsin. çünkü dünyada hınç ve intikamdan daha kötü bir şey yoktur. kendine karşı daima dürüst ol!"



İran asıllı Marjane Satrapi’nin çizgi romanından beyazperdeye aktarılan siyah-beyaz bir animasyon.
Belki de animasyon demek çok zor bu yapım için. O kadar başarılı ki izledikten sonra sanki animasyondan öte gerçekleri görmüş, yaşamış ve tatmış gibi oluyorsunuz.
Çizimler, anlatım her şey o kadar başarılı ki animasyonun her karesi adeta poster yapılıp odaya konacak cinsten.

Animasyon kabaca 8 yaşındaki Marjane’ın gözünden ve yaşamından kesitler sunarak bize İran İslam Devrim’ini ve bunun sonucunda yaşanılan zorlukları anlatıyor.
Ancak animasyon o kadar dolu ve o kadar mesaj içeriyor ki her repliğinde ve her karesinde ayrı bir mesaj, ayrı bir güzellik var.
Filmde aşk, özgürlük, insanların inandıkları değerler uğrunda neler yapabilecekleri vs. her şey ufak ufak dikte edilmiş adeta.



Özellikle animasyonda bir bayan olmanın zorluğu ve bir bayanın hayata karşı tutunma çabası harika şekilde ekrana taşınmış.
Özellikle İran Devrim’inden sonra burada yaşayan bayanların yaşadığı o zulmü ve zorlukları çok iyi dile getirmiş.

Aşk temasını da unutmamışlar. Kısa ama öz olarak dile getirmişler.
Özellikle Marjane sevgilisi ile yerde yatarken “adeta tek vücut olmuştuk” sözünün arkasından sevgilisinin sigarayı çekmesi ve ardından Marjane’ın sigarayı üflemesi sahnesi olağanüstü idi.
Beklide aşkın en duru halini tek karede araya sıkıştırıp anlatmış oldu bu güzel animasyon.

Ve yine özellikle insanların ideolojileri uğruna, özgürlükleri uğruna eler yapabileceğini çok güzel anlatmış.
İnandıkları değerler uğruna gözünü kırpmadan ölmeyi, özgürlüğü için ölümü yok sayıp boyun eğmemeyi ve savaşmayı güzel yansıtmış.
Yine devrim yapıp sözde inandıkları değerleri koruyacam diyen devrim muhafızları ile varolan bir replik tam anlamı ile beni mest etti; “Küstahlar ama ideolojileri yok” harika idi. :)

Filmde İran-Irak savaşına ve bunun sonucunda halkın çektiği acıların boyutuna da değinilmiş.
Ama asıl güzel olan yine bu savaşın arkasında Batı’nın olduğu ve sırf silah satmak için iki ülkeyi bir birine tokuşturduğunu çok güzel bir şekilde dile getirmiş.



Kısacası "ya dışındasındır çemberin, ya da içinde yer alacaksın" sözleri bu film için uygun olur sanırsam.
Ya çemberin dışında olup özgürlüğümüz için, inandıklarımız için, ideolojimiz için savaşacağız ya da tüm bunlardan vazgeçip ruhumuzu, özgürlüğümüzden ödün verip çemberin içine gireceğiz ve boyun eğeceğiz. :)

Son olarak filmin soundtrackleri ise süper. Mutlaka dinlenmeli ve arşive katmalı. Filmin büyüsüne cuk outurmuş bu güzel müzikler.

Aslında her karesini, repliğini tek tek anlatmak lazım.
Ama daha fazlasını size saklamak lazım. Yani anlayacağınız mutlaka izlenmeli ve her karesinden ders çıkarılması gereken bir yapım olmuş. (ki Filmekibinde biletleri bir kaç saat içinde tükenmişti yanılmıyorsam. :) Neyse ki artık vizyonda)


detays - 29.10.2007

Hiç yorum yok: