18 Nisan 2008 Cuma

SİNEMA TARİHİNİN EN İYİ 100 FİLM MÜZİĞİ

1. Yıldız Savaşları: İmparator (1980)
2. Neşeli Günler / Richard Rogders, Oscar Hammerstein (1965)
3. The Harder They Come / Karışık (1972)
4. Kadın İstese de / Marvin Gaye (1972)
5. Diva / Vladimir Cosma (1981)
6. That Summer! / Karışık, Arista (1979)
7. Yolun Sonu 2: Ödeşme / James Brown (1974)
8. Help! / The Beatles (1965)
9. Tommy / The Who (1975)
10. The Big Chill / Karışık, (1983)
11. Batı Yakasının Hikâyesi / Leonard Bernstein-Stepnen Sondheim (1961)
12. Büyük Ülke / Jerome Moros (1958)
13. Yüreğimin Sesi / Karışık (1996)
14. Kili Bill I / Various (2003)
15. Bir Zamanlar Batıda / Ennio Morricone (1968)
16. Baba II/ Nino Rota-Carmine Coppola (1974)
17. American Graffiti/ Karışık (1973)
18. Wild Style/ Karışık (1983)
19. Pat Garrett and Billy the Kid / Bob Dylan (1973)
20. Ucuz Roman / Karışık (1994)
21. One from the Heart / Tom Waits-CrystalGayle(1982)
22. Misyon / Ennio Morricone (1986)
23. Alfie / Sonny Rollins (1966)
24. Kartal Yuvası / Ron Goodwin (1968)
25. Yüzüklerin Efendisi üçlemesi / Howard Shore (2001-2003)
26. Ressamın Kontratı / Michael Nynıan (1982)
27. Tiffany'de Kahvaltı /Henry Mancini-Johnny Mercer (1961)
28. Sırlar ve Yalanlar /Andrew Dickson (1996)
29. Withnail ve Ben / David Dundas (1987)
30. Hayalet Dünya / Karışık (2001)
31. Dr No / Monty Norman-John Barry(1962)
32. Altın Parmak/ John Barry (1964)
33. Geceyarısı Kovboyu / John Barry (1969)
34. Ateş Arabaları / Vangelis (1981)
35. Muhteşem Yedili / Elmer Bernstein (1960)
36. Gladyatör / Hans Zimmer -Lisa Bourke (2000)
37. E.T. / John Wüliams (1982)
38. Jaws / John Williams (1975)
39. Bıçak Sırtı / Vangelis (1982)
40. Trainspotting / Karışık (1996)
41. 13. Bölgeye Saldırı /John Carpenter (1976)
42. The Dambusters / Erk Coates (1954)
43. Ipcress Dosyası / John Barry(1966)
44. Rezervuar Köpekleri / Karışık(1992)
45. Merry Christmas, Mr Lawrence / David Sylvian- Ryuichi Sakamoto (1983)
46. Jean de Florette / Jean-Claude Petit and Guiseppe Verdi (1987)
47. Kanlı Toprak / Cari Orff (1973)
48. Karanlıkta Dans /Björk (2000)
49. Aşk Zamanı / Karışık (2000)
50. Underground / Goran Bregovic(1996)
51. Fanny ve Alexander/ Schumann (1972)
52. Sapık / Bernard Herrmann (1960)
53. Easy Rider / Various (1969)
54. Amadeus / Mozart (1985)
55. Kwai Köprüsü /Alford - Arnold (1957)
56. Topsy-Turvy / Karışık (2000)
57. Aşk Mevsimi /Simon and Garfunkel (1968)
58. Dogville / Karışık (2004)
59. A Hard Day's Night / The Beatles (1964)
60. İyi, Kötü ve Çirkin / Ennio Morricone (1966)
61. October / Shostakovich (1928)
62. Koyaanisqatsi / Philip Glass (1983)
63. Orman Çocuğu / Richard M Sherman - Robert B Sherman (1967)
64. Mavi Kadife / Angleo Badalamenti (1986)
65. Suçlar ve Kabahatler / Schubert (1989)
66. Manhattan /George Gershwin (1979)
67. Otomatik Portakal /Karışık (1971)
68. Beden Şarkısı/ Jonny Greenwood (2003)
69. Benimle Kal / Karışık (1987)
70. Superfly / Curtis Mayfleld (1973)
71. Rüzgar Gibi Geçti / Max Steiner (1940)
72. Lanetli Adam / Paul Giovanni (1973)
73. My Fair Lady / Frederick Loewe (1964)
74. South Park: Bigger, Longer & Uncut / Matt Stone-Trey Parker
75. Oz Büyücüsü / Hyman Arluk-Yip Harburg(1939)
76. Purple Rain / Prince (1984)
77. Ölü Başkanlar / Karışık (1999)
78. Bir Oh Desem / Karışık (l996)
79. İyi Dostlar / Karışık (1990)
80. Taksi Şoförü / Bernard Herrmann (1976)
81. Paris, Texas /Ry Cooder (1982)
82. Juno / Karışık(2007)
83. Oliver! / Lionel Bart (1968)
84. Kıyamet / Karışık (1979)
85. Buena Vista Social Club / Karışık (1999)
86. Shadows / Charlie Mingus (1959)
87. Bazıları Sıcak Sever / Marilyn Monroe (1959)
88. Suda Yaşam / Seu Jorge (2004)
89. Mirror/Bach (1975)
90. Kahraman şerif/ Dimitri Tiomkin (1952)
91. Bir Uzak Düşman / Karışık (1968)
92. The Rocky Horror Picture Show / Richard O'Brien (1975)
93. Grease / Jim Jacobs- Warren Casey (1978)
94. Nerdesin Be Birader? / Karışık (2000)
95. Cherbourg Şemsiyeleri / Michel Legrand (1964)
96. Singin' in the Rain / Nacio Herb Brown(1952)
97. Kabare/ John Kander - Fred Ebb(1972)
98. Arabistanlı Lawrence / Maurice Jarre (1962)
99. Fargo / Carter Bunvell (1996)
100. Fantasia/ Karışık (1940)

Kaynak: 40ikindi.com

17 Nisan 2008 Perşembe

2007 Yılına Ait En İyi Filmleri

Geçenlerde görmüştüm yabancı bir sitede ve ekleyim dedim bende.
Bilmeyenler için bilgi olsun.
Bu arada bu 2007'nin En İyi Fİlm olayını Empire Dergisi seçmiş.


The Bourne Ultimatum

The Lives of Others

Atonement

Ratatouille

The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford

Zodiac

Superbad

Hot Fuzz

Knocked up


Half Nelson

There Will Be Blood

The Darjeeling Limited

The Diving Bell and the Butterfly

I'm Not There

Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street

No Country for Old Men

Private Fears in Public Spaces

+

Hot Fuzzy baya geyik ve eğlenceli idi.
Aynı şekilde Ratatouille animeside süperdi..

Beyazperde ve Hayvanlar Alemi

Kimi zaman doğal dengesi ile herkesi kendisine hayran bırakan bir rüya mekanı, kimi zamansa vahşi içgüdülerin hüküm sürdüğü bir kaos ortamı… Farklı film türlerinde nasıl temsil edilirse edilsin hayvanlar aleminin hala daha beyazperdenin önde gelen ilham kaynaklarından biri olduğu inkar edilemez bir gerçek. O zaman gelin, bizler de geçtiğimiz haftalarda gösterime giren “Arkadaşım Tilki” ve bu hafta vizyon salonlarında izleyeceğimiz belgesel film “Aşıklar”dan ilham alarak hayvanlar aleminin farklı film türlerinde hangi çehrelere büründüğüne ve günümüz belgesellerinin hayvanlar alemine bakışına kısaca bir göz atalım.

Belgesel Türünde Hayvanlar Alemi
Birçok farklı konuda dokümanter imaj toplayan ve bu imajları sinemasal bir anlatının içine yerleştiren belgesel türünün, Lumiere Kardeşler’in bir trenin gelişini ve fabrikadan çıkan işçileri kaydettikleri ilk sinema filmleriyle ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Hayvanlar aleminin belgesel türüne girişininse yirminci yüzyılın başlarında uzak ülkeler ve farklı kültürler hakkında bilgi veren seyahat filmleriyle gerçekleştiğini varsaymak mümkün. Ancak şüphesiz, sinema tarihinin ilk yıllarında çekilen belgesel filmlerin çoğunun “Berlin, Symphony of a City” ve “Man with the Movie Camera” gibi doğal yaşamdan çok yeni yeni oturmaya başlayan şehir hayatı ile ilgilendiğini de itiraf etmek gerek. Bu nedenle hayvanlar alemini odak noktası haline getiren çoğu profesyonel doğa belgeselinin ilerleyen yıllarda İngiliz televizyon kanalı BBC’nin önderliğinde çekildiğini söyleyebiliriz. “Çayırın Sakinleri,” “Kuşlar Kanatlı Uygarlık,” “Beyaz Gezegen” ve “İmparatorun Yolculuğu” gibi son on yılın popüler belgesel filmlerinin temelinde de doğanın en ‘doğal’ haliyle gözler önüne serildiği bu BBC belgeselleri var belki de.

Diğer yandan son yıllarda vizyon salonlarında rastladığımız bu belgesellerle klasik doğa belgeselleri arasında belirgin de bir fark var aslında. Örneğin; klasik doğa belgeselleri doğaya müdahale etmeden, sadece uzaktan gözlemleyen bir ‘dış göz’ kimliği üstlenirken, günümüzde çekilen doğa belgeselleri gözlemlenen imajı neredeyse kurmaca bir hikayenin içine yerleştirmeyi tercih ediyorlar. Belgesel türünün tarafsız bir bakış açısına sahip olup olamayacağının tartışıldığı bugünlerde, doğa belgeselleri de tarafsızlıklarını bir kenara bırakıp, doğal hayatı tüm saflığıyla ortaya koymak yerine hayvanlara birer film karakteri olarak yaklaşmaktan yanalar belki de. Nitekim bu yaklaşım günümüz belgesel kültürünün insan-hayvan dostluğuna odaklanan bambaşka bir sinema geleneği tarafından doğrudan etkilendiğinin de açık bir göstergesi.

Uygar Dünyanın Uygar Hayvanları
Edebiyat tarihinde fabl'larla başlayan hayvanlara insan özellikleri atfetme geleneğinin sinemaya Disney animasyonlarıyla yayıldığını öne sürebiliriz. “Uçan Fil Dumbo,” “Bambi,” “Mickey Mouse” ve diğer Disney karakterleri o dönemlerde insan uygarlığıyla hayvanlar alemi arasındaki sınırı görünmez kılarken bir yandan da hayvanları birer film yıldızına dönüştüren sinema geleneğinin temellerini atıyorlardı belki de. 1940’lı yıllarda beyazperdeye yansıyan, ardından da kült bir televizyon dizisi karakterine dönüşen kahraman köpek Lassie, bu geleneğin en popüler örneklerinden biriydi.
Sonraki yıllarda sinemaseverlerin kalbini fetheden “Flipper,” “Black Beauty,” “101 Dalmaçyalı,” “Özgür Willy,” “Dr. Dolittle” ve “Beethoven” gibi filmlerin en can alıcı noktaları da vahşi içgüdülerini dizginleyip, ‘insanlaşmış’ hayvanlara birer başrol oyuncusu kimliği kazandırmalarıydı. Polis-köpek dostluğuna odaklanan “K–9” ve “Turner & Hooch” gibi popüler yapımlarda ise James Belushi ve Tom Hanks ile beraber rol alan hayvanların en az karşılarındaki profesyonel aktörler kadar iyi rol kesebilmeleri bu filmleri unutulmaz yapıyordu. Bütün bu çabalar sonucunda günümüze gelindiğinde hayvanlar bakışları ve beden dilleriyle kendilerine ait öyküler yazabilen birer başkaraktere dönüştüler.

Uygarlığı Tehdit Eden Hayvanlar
Diğer yandan sizin de bildiğiniz gibi hayvan karakterlerin başrole soyundukları filmler sadece ailelere yönelik komedi, macera ve dram türleriyle sınırlı değil. Korku ve bilimkurgu sinemasının sık sık uygarlığı tehdit eden canavarımsı varlıklar olarak tasvir ettiği hayvanlar, bu tür yapımlarda aile filmlerindeki dostane imajlarından sıyrılıp, yeryüzüne kargaşa ve yıkım getiren birer kötü karaktere dönüşüyorlar. Örümceklerden arılara, piranalardan yarasalara hemen hemen tüm hayvan türlerini birer tehdit unsuru olarak gösteren bu tür filmler, hayvanların sinema dünyasındaki şeytani imajlarını güçlendirmeye yardımcı oluyorlar.
İnsanların içlerindeki sahipsiz güdülere kulak vererek hayvana dönüşmeleri; hayvan türlerinin medeniyete başkaldırıp, şehirleri istila etmeleri ya da hayvana benzeyen uzaylı yaratıkların dünyaya dehşet saçmaları gibi temalarla korku ve bilimkurgu sinemasına konu edilen hayvanlar hep ‘öteki’ konumuna yerleştiriliyorlar. Sinema tarihinde King Kong’un ve Alfred Hitchock’un unutulmaz klasiği “Kuşlar”ın başını çektiği bu tehditkar ötekilerin, aynı zamanda en az iyi kalpli türdeşleri kadar meşhur birer film yıldızı oldukları da aşikar. Steven Spielberg’in efsanevi filmi “Jaws”ın yıldızının hala daha Amerika’daki Universal Stüdyoları’nda ünlü bir film yıldızı gibi turistleri karşılaması bu şöhretin en belirgin kanıtı.
Vahşi Doğanın Film Yıldızları
Bugünün popüler doğa belgesellerinin de tıpkı diğer film türleri gibi hayvanları birer film yıldızına dönüştürme çabasına soyunduklarını söyleyebiliriz aslında. İzleyenlerin duygularına yön veren müzik kullanımları, yakın plan çekimleri ve montaj teknikleriyle kurgusal sinema dilinin tüm özelliklerini kullanan yeni dönem doğa belgeselleri artık hayvanların kişisel hikayelerine bir gözlemci ya da bilim adamı disipliniyle yaklaşmıyorlar. Hayvanlar aleminin doğal dengesini imrenilip, örnek alınması gereken bir huzur kaynağı olarak gösteren bu filmler aynı zamanda günümüzde hayli popüler olan ‘doğaya ve doğal olana geri dönüş’ akımının da birer temsilcisi haline geliyorlar.
Belli başlı mesajları iletmek için tarafsızlıklarını bir kenara bırakan belgeselciler, topladıkları ‘dokümanter imajları’ eğitici olmaktan öte duygusal, etkileyici ve şiirsel yapımlara imza atmak için kullanıyorlar belki de. Böylelikle doğanın zorlu şartlarında hayatta kalmaya ve içgüdülerinden aldıkları komutlarla geleneksel yaşayışlarını devam ettirmeye çalışan sahici hayvanları da kurmaca filmlere konu olan türdeşleri gibi sevilen, hayran olunan birer film yıldızına dönüştürüyorlar. Ali Ercivan’ın “Neşeli Dalgalar” kritiğinde de belirttiği gibi “İmparatorun Yolculuğu”nun ardından büyük şöhrete kavuşan penguenlerin sinema camiasının ilgi odağı haline gelmeleri, günümüz doğa belgesellerinin hayvanlar aleminden film yıldızları ürettiğinin en güzel örneği olsa gerek.

Cemal Şan'dan Aşk Üçlemesi

Zeynep’in Sekiz Günü’nden sonra üçlemenin diğer filmlerinin çekimleri başlıyor...

(15 Nisan 2008) Yönetmen Cemal Şan’ın tamamen kendi olanaklarıyla çektiği Zeynep’in Sekiz Günü’nden sonra “Aşk Üçlemesi”nin diğer filmleri olan Ali’nin Sekiz Günü ve Dilber’in Sekiz Günü’nün çekimleri başlıyor.

Kalp, akıl ve ruh sözcükleri ile ilgili olan üç filmle birlikte “Aşk Üçlemesi" izleyicilere ulaşmış olacak. Ali’nin Sekiz Günü'nün çekimleri İstanbul'da; son filmin ise Mardin ve Erzincan’da yapılacak.

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=10824

Kuşlar Silindi!

Alfred Hitchcock'un klasik Kuşlar filmini vahşi kuşlar olmadan düşünebilir misiniz?

(15 Nisan 2008) Korku sinemasının başyapıtları arasında daima kendine üst sıralarda yer bulan ve hatta çoğu zaman yönetmeninin diğer filmlerini bile sollayan Kuşlar ilginç bir sanat projesine konu oldu.

Sanatçı Martijn Hendricks, Kuşlar filmindeki tüm kuşları kurgu masasında tek tek silerek farklı bir "Kuşlar" projesi hazırlıyor. Ortaya çıkan öznesini kaybetmiş ve fantastikleşmiş korku filmi, "Give Us Today Our Daily Terror" sergisinde gösterilecek.

Kuşsuz filmden parçalar izlemek için tıklayın!


http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=10829

Siz Kimsiniz?

StrangerFestival'e katılım için gençlere ücretsiz video atölyesi düzenleniyor...

(17 Nisan 2008) 3-5 Temmuz tarihlerinde Amsterdam’da, Avrupa Kültür Vakfı (ECF – European Cultural Foundation) girişimiyle gerçekleştirilecek StrangerFestival, Avrupa’nın gençler arası kültür alışverişine yönelik yeni video platformu.

Festival kapsamında yirmiyi aşkın ülke yanında Türkiye’de de (İstanbul’da) Kosmopolis ve RESFEST Türkiye yapımcısı D-END Productions işbirliği ile ücretsiz bir video atölyesi düzenlenecek.

Digital Film Academy’de yapılacak atölyede tüm katılımcılar yönetmenlik, senaryo yazımı, storyboard, dijital kamera kullanımı ve montaj konularında seminerler görecek, StrangerFestival’e gönderilmek üzere "kendileri hakkında" 1 ila 5 dakikalık filmler çekecekler.

Jüri tarafından aralarından seçilecek 2 filmin yönetmeni festivale davet edilecek. Festival dahilindeki yarışmayı kazanan yönetmenler, dijital kamera dahil çesitli hediyeler alacak, kazanan filmlerden bazıları uluslararası televizyonlarda yayınlanacak, festival seçkilerini içeren DVD’lerde yer alacak ve Avrupa çapında gösterime girecek...

18-25 yaş arası gençler (31 Aralık 2008 öncesine kadar 25 yaşını doldurmamış olmalıdır). Film/video deneyimi aranmamaktadır; farklı alanlarda yoğunlaşan adaylar tercih edilebilecek.

Atölyeye katılım için değerlendirmeye alınmak isteyen adayların başvuruda bulunması gerekmektedir. Başvuru için "stranger.workshop@gmail.com" adresine bir email atılarak katılımcıya ait özgeçmiş, cv ile doğum tarihi, cinsiyeti gibi detaylar ve iletişim bilgileri gönderilmeli, bu atölyeye neden katılmak istediği anlatılmalıdır.

Son başvuru tarihi 21 Nisan Pazartesi. Başvuru Türkçe veya İngilizce olarak yapılabilir.

Son olarak hatırlatalım; katılımcıların çekecekleri filmler ile “Siz kimsiniz?” sorusuna cevap vermeleri istenecek. Kimine göre kolay, kimine göre zor bir soru. Ama keyifli olduğuna hiç şüphe yok!

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=10835

Karantina’daki İzmir!

İzmirli yönetmenler tarafından çekilen İzmir Deniz Çocukları belgeseli, ülkemizin çok kültürlü yapısını anlatıyor.

(17 Nisan 2008) Yönetmenliğini Nihan Şengül ve Raşel Meseri’nin yaptığı ve 50’li yıllardaki İzmir’in anlatıldığı belgesel tamamlandı.

O dönem, henüz çoluk çocuk herkesin denize teklifsiz girebildiği, sıra evlerin – namı diğer Rum evlerinin – kentin siluetini oluşturduğu, akşamları çilingir sofralarının kurulduğu yıllar…

Belgesel, Müslüman’ı, Hıristiyan’ı ve Yahudi’siyle herkesin denizin çocuğu olduğu ve ortak bir payda içinde yaşadığı bir tarihin tanıklığını yapıyor.

Her yalı evi önünde bir ahşap iskele, her iskeleye bağlı bir kayığın olduğu, geceleri evden çekilmiş çıplak bir ampul ışığında çilingir sofralarının kurulduğu yıllar. Çocukların, denizle, 'annelerinden kopardıkları izin süresinden' bile daha çabuk kucaklaşabildikleri yıllar...

Ülkemizin zengin kültürel yapısını ve kentleşme serüvenini anlatan İzmir Deniz Çocukları belgeseli, Fransa’nın Bordouex Üniversitesinde sosyoloji derslerinde gösterilmeye başlanacak. Ayrıca önümüzdeki günlerde İstanbul’da da gösterilecek.

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=10839

FACE Ödülü

Maud de Boer-Buquicchio, Avrupa Konseyi Sinema Ödülü FACE için Türkiye'ye geliyor!

(17 Nisan 2008) İstanbul Film Festivali’nde “Sinemada İnsan Hakları” yarışmasındaki Avrupa Konseyi Sinema Ödülü’nü Avrupa Konseyi’nin en üst düzeyde ikinci yetkili kişisi olan Genel Sekreter Yardımcısı Maud de Boer-Buquicchio verecek.

Maud de Boer-Buquicchio, 19 Nisan Cumartesi akşamı Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenecek İstanbul Film Festivali Kapanış Töreni’ne katılarak Sinemada İnsan Hakları Yarışması Jürisi tarafından seçilen bir filme FACE ödül heykelciğinin ve 10.000 Avro’luk para ödülünü takdim edecek.

Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği’ne seçilen ilk kadın olan Maud de Boer-Buquicchio Avrupa Konseyi’nde, kadına uygulanan şiddet, çocuk hakları ve çocukları şiddetten korumaya yönelik programlarına yoğunluk veriyor. Aslen avukat olan Maud de Boer-Buquicchio 1969 yılında beri Avrupa Konseyi’nde çalışıyor.

Maud de Boer-Buquicchio’yla birlikte Avrupa Konseyi Eğitim, Kültür, Gençlik Bölümü Başkanı Gabriella Battani-Dragoni, İnsan Hakları Bölümü Başkanı Philippe Boillat ve Eurimages Genel Sekreteri Jan van Direrdonck da İstanbul’a geliyorlar.

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=10840