16 Mayıs 2009 Cumartesi

İlk Genç Cadı

12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali sona erdi. Törende ödüller verildi...

12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali 14 Mayıs’ta Kızılırmak Sineması’nda yapılan bir törenle sona erdi. Gecede FIPRESCI Ödülü Teresa Villaverde’nin yönettiği ‘Trans’ filmine giderken, Genç Cadı Ödülü de ‘Hayat Var’ filmindeki rolü ve oyunculuğuyla Elit İşcan’a verildi.

7 Mayıs’ta başlayan 12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali 14 Mayıs’ta sona erdi. Kızılırmak Sineması’nda yapılan törende Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) Ödülü ve Genç Cadı Ödülü’nü kazananlar açıklandı.

Festivalde bu sene 9 ülkeden 12 film FIPRESCI Ödülü için yarıştı. Polonya’dan Anita Piotrowska, İsveç’ten Leif Joley ve Türkiye’den Nil Kural’dan oluşan FIPRESCI Jürisi ödülün, Teresa Villaverde’nin yönettiği Portekiz yapımı Trans (Transe) adlı filmine verilmesine karar verdi.

Jüri adına kararı açıklayan Milliyet gazetesi yazarı Nil Kural; Avrupa’daki seks ticareti sorunu üzerine güçlü bir mesaj verirken, diğer yandan ana karakterin iç dünyasını ve psikolojisini güçlü bir sinema hissi ve olağanüstü sinematografisiyle gösterdiği gerekçesiyle FIPRESCI Ödülü’nün ‘Trans’ adlı filme verildiğini söyledi.

Festivalin, genç kadın oyuncuları yüreklendirmek, onların sinema yolculuklarını destekleyerek bu alandaki üretimlerine dikkat çekmek ve Türkiye sinemasında kadınlara yönelik güçlü, olumlu kadın rollerinin yazılmasını teşvik etmek amacıyla ilk kez bu sene verdiği Genç Cadı Ödülü’ne, Reha Erdem’in yönettiği ‘Hayat Var’ adlı filmindeki rolü ve oyunculuğuyla Elit İşcan değer görüldü.

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13698

Cannes Albümü

Dünyanın en prestijli film festivalinin geçmiş yıllarına uzanalım. İşte festivalden unutulmaz kareler!

Venedik Film Festivali'ne alternatif olarak başlatılan Cannes Film Festivali büyüyerek devam ediyor. Sadece ödülleriyle değil, ünlü konukları ve hatta ünlü olmaya çalışan yan konuklarıyla da dikkat çeken bir festival. İşte her yıl en ünlü aktör ve aktrisleri ağırlayan Cannes albümünde nostaljik bir yolculuk.
Galeri için tıklayın!

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13695

Oscar Ödüllü Oscar Sunucusu

Kevin Spacey 2010 yılında Oscar ödül töreninde sunucu olmak istiyor. Hugh Jackman duymasın!

(15 Mayıs 2009) Kevin Spacey şüphesiz trajik rollere çok yakışıyor. Bu tür roller ona ödül getiriyor. Fakat kendisiyle sohbet etme şansı yakalayan yazarlarımızdan duyduğumuz kadarıyla, Kevin Spacey mizah duygusu yüksek bir aktörmüş. O nedenle belki de 2010 yılında Oscar ödül töreninde sunucu olmak istemesine şaşırmamak lazım.

Aktör şaka mı yapıyor bilinmez ama Twitter üzerinde böyle bir kampanya başlatmak istediğini belirtmiş. Doğrusu biz Hugh Jackman'ı da çok başarılı buluyoruz. Aktör sahnede yorulmak bilmiyor :)

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13689

Büyü ve Aşk!

Monica Bellucci, The Sorcerer's Apprentice projesinde Nicolas Cage'e katıldı...

Yapımcı Jerry Bruckheimer, büyü konularını günümüze taşıyan The Sorcerer's Apprentice projesi üzerinde çalışmaya devam ediyor.

Projeye Nicolas Cage'ın ardından Monica Bellucci katıldı. Aktris filmde günümüzde karanlık güçlerle mücadele eden bir büyücü olarak karşımıza gelecek.

Kendisi aynı zamanda Nicolas Cage'in karakteri Balthazar Blake'in de eski sevgilisi olacak. Böylece filmin romantik yönü de bu hat üzerinden ilerleyecek. Hatırlatalım, yönetmen koltuğunda Jon Turteltaub var.

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13687

Özel Seçilmiş Katil

Jason Statham 40 milyon dolarlık The Killer Elite projesinde rol almaya hazırlanıyor...

Bu haberimiz aksiyoncuları yakından ilgilendiriyor. The Feathermen isimli çoksatan roman beyazperdeye uyarlanıyor. Yönetmen koltuğunda, hızlı video klip yönetmeni Gary McKendry var. 40 milyon dolarlık The Killer Elite'ın başrolünü ise Jason Statham üstleniyor.

Filmde, İngiliz Özel Kuvvetleri'nin uzmanları teker teker öldürülecek. Bir grup suikastçi bu önemli uzmanları ortadan kaldıracak. Durum üzerine emekliliğin tadını çıkaran Jason Statham ise yeniden göreve dönecek.

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13686

Altın Kaz’a Destek!

Sinema Yazarları Derneği, Gezici Festival’in Kars bölümü için açıklama yayınladı!
SİYAD (Sinema Yazarları Derneği)’nin açıklaması şöyle:

“Kamuoyuna.
Biz sinema yazarları, Avrupa Filmleri Festivali’yle (Gezici Festival) bir festivalin, festival sözcüğünün ve kavramının içini bütün özellikleriyle doldurabilen bir etkinlik olabildiğini gördük. Kars halkından, yazarına, yönetmenine, oyuncusuna, eleştirmenine, akademisyenine, Cem Yılmaz gibi popülerliği tartışılmaz ünlülere, diğer alanların ustalarına, çok sevilen müzisyenlere kadar hep beraber ve birlikte tartışıp film izlenilen son derece mütevazı bir başka etkinlik örneğine de ne yazık ki çok sık rastlayamıyoruz.

Birlikte böyle bir film festivaline SİYAD olarak tanıklık etmenin ayrıcalığını yaşıyoruz. Gezici Festival’in Kars kentini merkez alan ve Altın Kaz Film Yarışması’nın yapıldığı ayağı, bu ülkedeki kültürel dinamiklerin daha geniş ve anlamlı bir coğrafyaya uzanabilmesi açısından özellikle büyük bir öneme sahiptir. Kars gibi bir sınır kentinde, sınırda bu kadar kucaklayıcı olabilmenin deneyimi paha biçilmezdir. Kars ve Altın Kaz için di’li geçmiş zamanlı cümleler kurmak istemememiz ve daha geniş zamanlı cümlelerle daha nice zaman konuşabilmeye olan inancımız bu yüzdendir.

Bu ülkede iyi anlamlı ve güzel faaliyetlerin neden sürekli olamadığını anlamak çok zor değil mi? Bir gelenek oluşturabilmenin bu kadar zeminsiz ve değişken olmaması gerekmez mi?

Bu tür etkinliklerin ve festivallerin varlığı, sürekliliği, kişilerle değişen, belediye başkanlarına, partilere göre var ya da yok olan bir şey olmamalıdır. Bu tür festivaller hepimizin ortak etkinliği, kamusal faaliyetidir. Birilerinin sahiplenip sahiplenmemesine bırakılamayacak kadar önemlidir. Ortak bahçemizde apartman yöneticisinin kesmeye kalktığı meyve veren ağaç gibi olmaması için, Gezici Festival ekibinin yıllarca uğraşarak geliştirdikleri bunca güzel emeğin heba olmaması için, Kars kentinden ve yeni belediye başkanından Altın Kaz’ımızı desteklemelerini ve yeniden yapılabilmesi için ellerinden geleni yapmalarını rica ediyoruz.

Sinema Yazarları Derneği (SİYAD)"

SineMardin

20-26 Haziran tarihlerinde Mardin Sinema Derneği tarafından gerçekleştirilecek!

Bu yıl ilk defa uluslararası bir deneyim yaşayacak olan Mardin Film Festivali, 4. kez sinemaseverlerle buluşacak.

İlk kez 2006 yılında gerçekleştirilen festival, kent ölçekli bir sanatsal etkinlik olarak Mardin’de sinema kültürünün gelişmesini hedeflemektedir. Geçtiğimiz yıl Mardin’de tek sinema salonunun açılmasına öncülük eden

SineMardin, bu yıl açık hava gösterimleriyle de Mardin’de sinema nostaljisini yaşatacak.

20-26 Haziran tarihlerinde Mardin Sinema Derneği tarafından gerçekleştirilecek olan SineMardin, gösterim ve gösterim öncesi film seçkilerinin yanında, sınırın ötesindeki, yakın ama bilinmeyen coğrafyayı bu yılki festivale konuk ediyor.

New York merkezli bir sanat kurumu olan ArteEast ve Mardin Sinema Derneği tarafından gerçekleştirilecek olan “Arap sinemasına bakış” başlıklı program Ortadoğu sinemasını kapsamlı bir biçimde sinemaseverlerin beğenisine sunacak.

Program kapsamında uzun/kısa metraj, belgesel ve deneysel film gösterimleri yanında Suriye, Lübnan ve Filistin’den konuk yönetmen ve sanatçıların katılımıyla bir dizi söyleşi ve konferans yer alıyor.

“Başkasının acısını anlamak” konulu konferans kapsamında belgesel sinema ve Ortadoğu bağlamında deneyimler paylaşılacak. Konferansa, Muhammad Halas, Usama Muhammad ve Omar Amiralay gibi ustalar katılacak.

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13685

Altın Palmiye

Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye için 20 film yarışıyor. Yarışta ustaların ağırlığı var. Kısa kısa yorumlar!

Pedro Almodovar'ın merakla beklenen yeni filmi Broken Embraces yarışta, yönetmen bu defa gerilim türüne yakın. Sinema dünyası etkileyici ve karanlık bir film olan Red Road'un yönetmeni Andrea Arnold'un yeni filmini de merakla bekliyor. Michael Haneke, son çalışması The White Ribbon ile listenin zorlu rakipleri arasında. Ang Lee, Taking Woodstock ile bizi Woodstock'a götürüyor. Bakalım bu isyan rüzgarı iddialı olabilecek mi?

Ken Loach, Looking for Eric ile iddialı, futbol aşkını anlatan film şimdiden çok övülüyor. Gaspar Noe'in stilize çalışması Enter The Void fazla tarz kaçabilir ama belli de olmaz; yönetmenin yeni filmi bekleniyor.

Park Chan-Wook'un vampir filmi Thirst için şimdiden sabırsızlanıyoruz. Quentin Tarantino, Inglourious Basterds ile şov yapacak. Lars Von Trier'nin Antichrist fragmanlarına aldanmayın. Yönetmen izleyicinin beklentileriyle oynayacakmış. Trier Cannes'ı korkutacak gibi gözüküyor. Filmler hakkında eleştirmen yorumlarını ilerleyen günlerde paylaşacağız.

Pedro Almodovar - Broken Embraces
Andrea Arnold - Fish Tank
Jacques Audiard - Un Prophete
Marco Bellocchio – Vincere
Jane Campion - Bright Star
Xavier Giannoli – A L'Origine
Isabel Coixet – Map of the Sounds of Tokyo
Michael Haneke - The White Ribbon
Ang Lee – Taking Woodstock
Ken Loach – Looking for Eric
Lou Ye - Spring Fever
Brillante Mendoza – Kinatay
Gaspar Noe – Enter The Void
Park Chan-Wook – Thirst
Alain Resnais – Les Herbes Folles
Elia Suleiman – The Time That Remains
Quentin Tarantino - Inglourious Basterds
Johnnie To – Vengeance
Tsai Ming-liang – Face
Lars Von Trier – Antichrist

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13682

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Son Osmanlı'da bütçe krizi

Kenan İmirzalıoğlu'nun oynayacağı 'Son Osmanlı-Yandım Ali 2' filminin çekimi iptal edildi.

Kenan İmirzalıoğlu'nun oynayacağı 'Son Osmanlı-Yandım Ali 2' filminin çekimi iptal edildi. Filmi mali açıdan riskli bulan ortak yapımcılar geri çekilince, Özen Film de projeden vazgeçti. Filmin 5 milyon TL'lik maliyetini çıkarması için en az üç milyon seyirciyle buluşması gerek! Oysa ilk filmi 1 milyon 87 bin kişi izlemişti.

http://www.sinemakeyfi.com/news.php?id=1567

Rüya kadro bir eksildi...

Nicole Kidman, Woody Allen'ın projesinde rol almayacağını açıkladı...

Antonio Banderas, Anthony Hopkins, Josh Brolin, Naomi Watts ve Freida Pinto, Woody Allen'ın yeni projesinde buluştu.

Nicole Kidman'ın da rol alacağı açıklanmıştı fakat aktris son anda projeden çekildi. Oyuncunun neden ayrıldığı ve yerini kimin alacağı henüz açıklanmadı.

Woody Allen projenin detaylarını henüz açıklamış değil. Londra'da çekeceği filmin önceki Londra'lı filmleri gibi romantik ve gerilimli sularda yüzeceği söyleniyor.

http://www.sinemakeyfi.com/news.php?id=1566

Yunan Sineması isyan halinde

Yunan hükümetinin Kültür Bakanlığı yoluyla Yunan sineması üzerinde kurduğu baskı geri tepti.

Yunan hükümetinin Kültür Bakanlığı yoluyla Yunan sineması üzerinde kurduğu baskı geri tepti. Özellikle Yunanistan Kültür Bakanlığı’ndan yeni filmlere ayrılan bütçeleri kuşa çeviren ve sansür sayılabilecek şartlara bağlayan hükümet yönetmenlerin boykotuyla karşılaştı.

Yunan hükümetinin Kültür Bakanlığı yoluyla Yunan sineması üzerinde kurduğu baskı geri tepti. Özellikle Yunanistan Kültür Bakanlığı’ndan yeni filmlere ayrılan bütçeleri kuşa çeviren ve sansür sayılabilecek şartlara bağlayan hükümet yönetmenlerin boykotuyla karşılaştı.

Yunan Hükümeti tarafından verilen film ödüllerini bu yıl vizyona giren 33 filmin yönetmeninin de boykot edeceği açıklandı. Aralarında Theo Angelopoulos ve Yiorgos Lanthimos’un da bulunduğu yönetmenler, hükümetin bir an önce gerekli yasal düzenlemeleri yapmasını istedi. Yönetmenlerin bir sonraki adımı, filmlerini uluslararası festivallerden çekmek ve Yunanistan’ı temsil etmekten vazgeçmek olacak.

İki yıl öncesine kadar başında Costa Gavras’ın bulunduğu bir komite sayesinde birçok önemli yasal hakka kavuşan Yunanistan sineması aynı hakları yeniden elde edebilmek için sonuna kadar savaşacak gibi görünüyor.

http://www.sinemakeyfi.com/news.php?id=1565

Tuncel Kurtiz'den bir dönemin anatomisi

Tuncel Kurtiz, neden "Çirkin Kral", "Üçünüzü de Mıhlarım" gibi filmlerde oynadıklarını açıkladı.


Tuncel Kurtiz'in gözünden Yılmaz Güney

Tiyatro ve sinema oyuncusu Tuncel Kurtiz, Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) "5'inci Bahar ve Spor Şenliği' kapsamında ÇÜ Sinema Kolu'nun davetlisi olarak sinema eleştirmeni Burçak Evren'le katıldığı söyleşide, Yılmaz Güney ile birlikte sinemaya ilk başladıkları dönemlerde "Üçünüzü de Mıhlarım", "Sayın Kabadayılar", "Haracıma Dokunma" ve "Çirkin Kral" gibi filmlerde oynadıklarını söyledi.

"O filmlerde oynamasaydık para kazanamazdık"

Kurtiz, "O zaman Yeşilçam tamamen bir taklit sinemaydı. Yabancı filmlerin

taklitleri yapılıyordu. Böyle filmlerde oynamak hoşuma gitmiyordu. Bunu Yılmaz'a söylediğimde 'bunları oynamazsak bize sinemada ekmek yok. Kendi istediğimiz filmleri yapabilmek için bunlarda oynamak zorundayız' derdi. Biz de oynadık" dedi.

"Filmi kaçırdık, festivallere soktuk, ödüller aldık"

"Yılmaz benim için deha çizgisindeydi. Ona bir gün 'ne zaman istediğimiz

filmleri yapacağız' dedim. 'Bekle gelecek zamanı' dedi. Bekledik gelmedi. Sonra Yılmaz'ı askere aldılar, bir ara sinemayı bıraktım. Sonra ben askerdeyken Yılmaz'dan 'Umut' filmini yapmak üzere haber geldi. Filmi Adana'da onun babasının evininin olduğu Hürriyet Mahallesi'nde çektik. 2-3 gösterimden sonra yasaklandı ve sonra bir sansür süreci başladı. Sansüre uğrayıp yayınlandı. Yurt dışına çıkarılması yasaklandı.

Ama filmi yurt dışına kaçırıp festivallere soktuk, ödüller aldık. Bu nedenle

Yılmaz hakkında dava açıldı. Filmi kaçıran kişi olarak da ben gösterildim ve Türkiye'ye geri dönemedim. Böylece yurt dışı hayatım başladı. 'Umut', Yılmaz'ın sinema hayatında nasıl bir gelişme içinde olduğunu gösteren bir filmdir. Anadolu'yla bütünleşmesidir. Daha sonra yaptığı 'Sürü' filminde de anlattığı Türkiye'nin hikayesidir. Yılmaz Güney'in hiç bir filminde, gösterilen gerçeğin dışında politik bir mesaj yoktur."

"Sanat resmi, sanat müziği, sanat şiiri olmadığı gibi, sanat sinemasının da olmadığını" ifade eden Kurtiz, şunları kaydetti: "Bir 'sinema sanatı' vardır. Bütün sanat dallarını içerisinde barındırır. Bizim zamanımızda teknik imkanlar kısıtlıydı. Ama şimdi herkesin elinde birer kamera var. Merakınız varsa kullanın, film çekin. Her ne kadar Şahan Gökbakar'ın

yaptığı filmler gibi popüler sinemayı beğenmiyor ve izlemiyor olsam da, siz gidin. Adana'daki Altın Koza gibi film festivallerinin amacı da bu olmalı. Festivaller sinemayı seyirciyle buluşturmalı."

Daha sonra, ÇÜ Sinema Kolu tarafından Kurtiz ve Burçak Evren'e çiçek ve teşekkür plaketi verildi.

http://www.sinemakeyfi.com/news.php?id=1564

Tarantino bildiğiniz gibi!

Ünlü yönetmen Nazi dönemini anlatan yeni filminin tanıtımı için seksi yıldız Diane Kruger ile artistik pozlar verdi.


Quentin Tarantino yeni filminin dünya prömiyerini bugün başlayan Cannes Film Festivali'nde yapacak. Ünlü yönetmen Nazi dönemini anlatan filmin tanıtımı için seksi yıldız Diane Kruger ile artistik pozlar verdi.

Quentin Tarantino'nun destansı filmi 'İsimsiz Kahramanlar-Inglourious Basterds', Fransa'da görücüye çıkacak. Konusu Nazi işgali altındaki Fransa'da geçen ve başrolünü ünlü aktör Brad Pitt'in oynadığı film, bugün başlayan ve 24 Mayıs'a kadar sürecek olan Cannes Film Festivali'nde dünya prömiyerini gerçekleştirecek. Film Altın Palmiye için de yarışacak. Tarantino hayranları filmi merakla bekleye dursun; ünlü yönetmen filmin başrol yıldızı Diane Kruger ile tanıtım için objektiflerin karşısına geçti. Kruger'la cesur pozlar veren Tarantino, yeni filminin bu yılın en çok konuşulan filmlerinden birisi olacağını belirterek; "Bu savaş karşıtı bir film" dedi. Çekimleri Almanya'da yapılan 'İsimsiz Kahramanlar- Inglourious Basterds'in oyuncu kadrosunda Brad Pitt, Diane Kruger'ın yanı sıra; Melanie Laurent, Eli Roth, Samm Levine, Daniel Brühl, Christoph Waltz gibi isimler yer alıyor.

İşbirliği Yaptılar

Filmin bir özelliği de Tarantino'nun; Oscar adayı kurgucu Sally Menke, Oscar ödüllü görüntü yönetmeni Bob Richardson ve prodüksiyon tasarımcısı David Wasco ile yeniden işbirliği yapmış olması.

Filmin konusu:
Alman işgali altındaki Fransa'da Shosanna Dreyfus (Melanie Laurent), ailesinin Nazi albayı Hans Landa (Christoph Waltz) tarafından katledilmesine tanık olur. Katliamdan kılpayı kurtulan Shosanna, Paris'e gider. Öte yandan Teğmen Aldo Raine'in (Brad Pitt) önderliğindeki bir grup Yahudi askeri, Avrupa'nın çeşitli noktalarında önceden belirlenmiş hedeflere yönelik intikam faaliyetlerine başlamıştır. Bu gruba gizli ajan Bridget Von Hammersmark da (Diane Kruger) katılır.

http://www.sinemakeyfi.com/news.php?id=1563

Türk Sineması'na biçilen değer: 3 Milyon TL

Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü Türk Sineması'na 3 milyonluk destek verecek...


Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü bünyesinde 11 Mayıs 2009 tarihinde Ankara'da toplanan Sinema Destekleme Kurulu, yeni dönemde vereceği destekleri açıkladı. Uzun metrajlı kurmaca film yapımına 3.110.000 TL destek ayrılmasına karar verilen toplantıda, şu projelerin desteklenmesine karar verildi:

Uzun metrajlı projeler

(Doğrudan ve geri ödemeli destek):

1) "Umut Üzümleri"

Yapımcı şirket: Rönesans Film Ticaret Ltd.Şti.

Destek miktarı: 400.000.-TL

2) "Sultan Mutfakta"

Yapımcı şirket: Gu-Film Yapım Rek.Prod.Hiz.Ltd.Şti.

Destek miktarı: 300.000-TL

3) "İstanbul İşgal Altında"

Yapımcı şirket: Altıoklar Film Prod.ve Tan.Hiz.San.Tic.A.Ş. adlı projesinin

Destek miktarı: 400.000.-TL

4) "Gölgeler ve Suretler"

Yapımcı şirket: Yeşil Film- Oktay Odabaşı

Destek miktarı: 225.000.-TL

5) "Sevdaya Durdu Zaman"

Yapımcı şirket: Film F Filmcilik San.Tic.Ltd.Şti.

Destek miktarı: 225.000.-TL

6) "Bizim Büyük Çaresizliğimiz"

Yapımcı şirket: Bulut Film Prodüksiyon Danışmanlık-Yamaç Okur

Destek miktarı: 200.000.-TL

7) "Saç"

Yapımcı şirket: Zuzi Filmcilik Ltd.Şti.

Destek miktarı: 150.000.-TL

8) "Ateşin Düştüğü Yer"

Yapımcı şirket: İsmail Güneş Film Yap.Yön.İlet.Tic.Ltd.Şti.'nin adlı projesinin

Destek miktarı: 225.000.-TL

İlk filmini gerçekleştirecek yönetmenlerin yer aldığı uzun metrajlı projeler

(Doğrudan ve geri ödemeli destek):

1) "Kayıp Söz" (Dilek Gökçin Coşkun)

Destek miktarı: 250.000.-TL

2) "Öfkeli Çılgınlık Karamsar Çile" (Hatice Yakar)

Destek miktarı: 200.000.-TL

3) "Kutu" (PPR Prodüksiyon Pazarlama Reklam Hiz.San.Tic. A.Ş.)

Destek miktarı: 175.000.-TL

4) "Melekler ve Kumarbazlar" (Hayalet Tanıtım Hizmetleri Tic.Ltd.Şti.)

Destek miktarı: 175.000.-TL

Bir sonraki toplantıda tekrar görüşülmesine karar verilen uzun metraj projeler:

1) "Rodos Yıldızı" (Senaryo, bütçe ve finans planlarının yeniden geliştirilmesi gerekçesiyle)

Yapımcı şirket: Troy Film Yap.Merk.Ltd.Şti.

2) "Tank" (Senaryo, bütçe ve finans planlarının yeniden geliştirilmesi gerekçesiyle)

Yapımcı şirket: Uğur Prodüksiyon Org.Taş.Tur.Teks.San. ve Tic.Ltd.Şti.

3) "Ayçiçekleri" (Senaryo, bütçe ve finans planlarının yeniden geliştirilmesi gerekçesiyle)

Yapımcı şirket: Ay Film Yapım Tic.Ld.Şti.

4) "İlk Adım 1919" (Başvuru kategorisini yeniden belirleyerek başvurmasına)

Yapımcı şirket: Proje Reklamcılık Yapım Tan. Hiz.A.Ş.

Senaryo, bütçe ve finans planlarının yeniden geliştirilerek bir sonraki toplantıda tekrar görüşülmesine karar verilen ilk filmini gerçekleştirecek yönetmenlerin yer aldığı uzun metrajlı film projeleri:

1) "Yabancı" (Filiz Alpgezmen)

2) "Beşinci Mevsim" (Erdoğan Akduman)

3) "Gül" (Ali Sürmeli)

4) "Küçük Günahlar" (Rıza Kıraç)

Yapım sonrası desteği alan uzun metrajlı kurmaca projeler (Doğrudan ve geri ödemesiz destek)

1) "Anadolu'nun Kayıp Şarkıları" (Nezih Ünen Prodüksiyon Ltd.Şti.)

Destek miktarı: 65.000.-TL

2) "Kars Öyküleri" (Başak Emre)

Destek miktarı: 60.000.-TL

3) "11'e 10 Kala" (Sine Film-Pelin Esmer)

Destek miktarı: 60.000.-TL

Ayrıca toplantı sonucunda, Destekleme Kurulu kararının 3. maddesi gereği, desteklenen projelerin yapımcılarının, Kurul kararlarının elektronik ortamda yayınlanmasından itibaren 45 gün içinde Bakanlık ile sözleşme yapmak üzere başvuruda bulunmalarına karar verildi.


http://www.sinemakeyfi.com/news.php?id=1562

12 Mayıs 2009 Salı

Cannes'da Atölye

Bizim Büyük Çaresizliğimiz, 62. Cannes Film Festivali’nin resmi bölümlerinden olan Atölye’ye seçildi!

Seyfi Teoman’ın ikinci, Bulut Film’in üçüncü uzun metrajlı filmi Bizim Büyük Çaresizliğimiz 13-24 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek 62. Cannes Film Festivali’nin resmi bölümlerinden olan, yapım aşamasındaki projelerin katıldığı, ortak yapım platformu ‘Atölye’ye (L’Atelier) seçildi.

Bizim Büyük Çaresizliğimiz, bugüne dek ‘Atölye’ bölümüne seçilme başarısı gösteren ikinci Türkiye projesi oldu.

Barış Bıçakçı’nın aynı adlı romanından uyarlanan Bizim Büyük Çaresizliğimiz’in senaryosunu Seyfi Teoman ve Barış Bıçakçı birlikte kaleme aldı. Çekimlerinin Eylül sonunda başlaması planlanan filmin yapımcılığını Bulut Film adına Yamaç Okur ve Nadir Öperli üstleniyor.

Projede Almanya’dan UnaFilm (Titus Kreyenberg) ve Hollanda’dan Circe Films (Stienette Bosklopper) ortak yapımcı olarak yer alıyorlar.

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13648

Star Trek Nasıl?

Beyazperde taze Star Trek filmine tam not verdi. Şimdi de Beyazperde okurları filmi yorumluyor!

Beyazperde ailesi olarak taze Star Trek filmini başarılı bulduğumuzu söyleyebiliriz. Uzun bir süredir vasat filmlerle kan kaybeden serinin JJ Abrams ile silbaştan yeni bir başlangıç yaptığına şüphe yok. Senaryosu düzgün, görsel efektleri yerinde, serinin köklerine saygılı, 21. yüzyıl bilim kurgusundan da geri kalmayan bir yapım var karşımızda. Üstelik genç oyuncular da hiç fena değil ve senaryodaki zamandaki yolculuk oyunları iyi hesaplanmış. Kısaca; bizim notumuz yüksek.

Peki Beyazperde okuru ne düşünüyor film hakkında. Haberin altına düzgün bir Türkçe ile yazılmış, derdini iyi anlatan yorumlarınızı bekliyoruz. Beğendiklerimizi haber yapacağımızı, sizin yorumlarınızın da sitede saklanacağını şimdiden müjdeleyelim. Haydi Trekker'lar yorumlarınızı bekliyoruz!

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13651

Jekyll!

Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'ın modern uyarlamasında başrolü Keanu Reeves üstleniyor...

(11 Mayıs 2009) Robert Louis Stevenson’ın The Strange Case of Dr. Jekyll and Mr. Hyde kitabı yeniden beyazperdeye uyarlanıyor. Fakat söz konusu uyarlama, kitabın modern bir yorumunu ortaya koymayı hedefliyor. Pusher serisinin yetenekli yönetmeni Nicolas Winding Refn tarafından yönetilecek olan projede, Keanu Reeves'in rol alacağı açıklandı.

Projenin detayları henüz belli değil. Fakat kitabın iyilik-kötülük çatışmasına farklı bir yorum getireceği ve bu anlamda Reeves'e çok iş düşeceği söyleniyor. Meraklısına ekleyelim, kitabın sadık bir uyarlaması da önümüzdeki yıllarda perdede yerini alacak. Klasikler beyazperdeyi beslemeye devam ediyor.

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13653

Koza Kırk Yaşında!

Altın Koza Film Festivali bu yıl 8-14 Haziran tarihleri arasında...

Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Altın Koza Film Festivali’nin onaltıncısı bu yıl 08 - 14 Haziran tarihleri arasında gerçekleştiriliyor.

İlk olarak bundan tam 40 yıl önce 1969 yılında ‘Altın Koza Film Şenliği’ adıyla gerçekleştirilen Altın Koza Film Festivali, o tarihten bu yana her yıl zenginleşen içeriği ile ülkemizin en önemli kültür - sanat etkinliklerinden biri haline geldi.

1969 yılından bu yana çeşitli aralıklarla onaltıncısı gerçekleştirilecek festival, bu yıl aynı zamanda 40. yaşını kutluyor.

Festivalde her yıl olduğu gibi bu yıl da ulusal, uluslararası yarışmalar ve gösterim bölümü izleyicilerle buluşacak.

Festival, Dünya ve Akdeniz sinemasının seçkin örnekleri, dünyada ve ülkemizde üretilmiş kısa filmler ve belgesellerle izleyicilere bir sinema şöleni yaşatacak.

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13655

Ortak Hayatlar

12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali Yemen’in ilk kadın yönetmenini konuk ediyor...

(12 Mayıs 2009) 12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali Yemen’in ilk kadın yönetmeni Khadija Al-Salami’yi konuk ediyor. Al-Salami’nin 11 yaşında evlendirilen bir kız çocuğun gerçek yaşamını anlattığı “Amina” adlı filminin ardından söyleşi gerçekleştirecek.

12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin programında erken ve zorla evliliklere dikkat çeken filmlerden biri de, Yemenli yönetmen Khadija Al-Salami’nin “Amina” adlı filmi.

Ülkesinin ilk kadın yönetmeni olan Al-Salami, bir gazete haberi sayesinde haberdar olduğu Amina’nın öyküsünü anlatıyor bu filmde. 11 yaşındayken zorla evlendirilen, kocasını öldürmek suçundan ölüm cezasıyla yargılanan Amina’nın yaşadıklarını etkileyici bir dille aktaran yönetmen, bu filmiyle cezanın kaldırılmasını sağlamıştı.

Söyleşi 12 Mayıs Salı günü Kızılırmak Sineması’nda saat 13:00’te gerçekleşecek.

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13656

Onları Tanıdınız mı?

Onları Tanıdınız mı?
Her hafta maceralarını merakla izlediğiniz bu gençleri tanıdınız mı? Daha önce bu kadar gerçekçi değildiler!

(12 Mayıs 2009) "Trey Parker ve Matt Stone'un serisini başlarda sevmezdim, sonra yaratıcıları konuya derinlik kattılar ve ilerleyen bölümlerde seriye bağlandım; artık onları çok seviyorum..." Sanatçı Kuroi-Tsuki South Park'ın yakışıklı gençleri hakkında böyle düşünüyor. Üşenmemiş, gerçek olsalardı nasıl gözükürlerdi diye düşünerek, kahramanların gerçekçi çizimlerini yaratmış.

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13657

8 Nisan 2009 Çarşamba

Adam Sandler seks komedisi yazarsa!

Adam Sandler seks komedisi yazarsa!

Güzel oyuncu Christina Ricci, Adam Sandler'ın yazdığı ilginç seks komedisine katıldı...

Adam Sandler yazdı, Tom Brady yönetiyor. Filmde küçük bir kasabada yaşayan içe dönük bir genç ailesinin 70'li yıllarda pornografik filmlerde rol aldığını ve döneminde oldukça ünlendiğini keşfediyor.

Bu gerçeği öğrendikten sonra kasabasını terk eden genç Hollywood'a gidiyor ve bir şekilde ailesinin geçtiği yollardan geçiyor ve bir anda kendisini yetişkin filmleri sektöründe buluyor. Born to Be a Star'a ilk katılan isim Christina Ricci oldu, ana karakterin kız arkadaşını canlandırması bekleniyor.

Son dönemde seks filmleri daha sık Hollywood filmlerine malzeme olmaya başladı. Fakat bunun bir komedi filmi olduğunu ve Adam Sandler tarafından yazıldığını hatırlatalım.


http://www.sinemakeyfi.com/news.php?id=1409

'Yılmaz Güney benzetmesi bir tuzak'

'Yılmaz Güney benzetmesi bir tuzak'

Mahsun Kırmızıgül, kendisine yöneltilen 'Türk Sineması'nın yeni Yılmaz Güney'i' benzetmelerine çok kızdığını söyledi...

Gişe rekorları kıran 'Beyaz Melek' filminin ardından ikinci projesi 'Güneşi Gördüm' ile de büyük ilgi toplayan yönetmen- şarkıcı Mahsun Kırmızıgül, kendisinin Yılmaz Güney'in tahtına aday olduğu yönündeki söylemlere çok kızdığını belirterek, şunları söyledi:

Kuşku duyuyorum
"Bunlar benim dışımda gelişen olaylar. Yılmaz Güney, gerçekten bir döneme damgasını vurmuş, tabuları yıkan bir yönetmen. Onun yaşadığı çağ çok farklı, bizim yaşadığımız çağ çok farklı... Saygı duyuyorum, çok sevdiğim bir yönetmen." Cinemania programına konuk olan Kırmızıgül, şöyle devam etti: "Bu benzetmeleri çok tehlikeli buluyorum. Bir tuzak gibi görüyorum aslında. Ben öyle bir şeyin iddiasında değilim. Hiçbir zaman da benzetmedim kendimi ama çok seviyorum, o başka bir şey." Yılmaz Güney gibi sosyal konulara değinmesi nedeniyle bir benzetme olabileceğine dikkat çeken Mahsun Kırmızıgül, "Onun dışında ben çok büyük bir benzerlik görmüyorum. Bu sinemada herkes, kendi sinemasını yaratır diye düşünüyorum" diye konuştu.

Kendi rekorunu kırdı
Mahsun Kırmızıgül'ün yönettiği 'Güneşi Gördüm' filmi, 24 günde 2 milyon 150 bin kişiye ulaştı. Yönetmenin ilk filmi 'Beyaz Melek' ise 24 haftada 2 milyon 60 bin kişi tarafından izlenmişti.


http://www.sinemakeyfi.com/news.php?id=1413

Sahiden anlamadık!

Sahiden anlamadık!

Issız Adam filminin olay yaratan ve çok sevilen şarkısı "Anlamazdın" bile çalıntı çakma çıktı, daha ne diyelim...

Çağan Irmak'ın son filmi Issız Adam milyonlarca kişi tarafından izlendi ve büyük bir ekonomi yarattı. Filmin çekildiği restoran ve barlar dolarken film müziklerine olan talep de arttı. Issız Adam'ın müziklerinden oluşan CD satışları 100 bini geçerken Ayla Dikmen, Nil Burak, Semiramis Pekkan ve Hümeyra gibi sanatçıların 45'lik plakları da sahaflarda kalmadı.

OYSA NE ÇOK SEVMİŞTİK
Çağan Irmak'ın 'Issız Adam' filmi sayesinde tekrar hatırlanan Ayla Dikmen'in filmin finalinde çalan eşsiz şarkısı ANLAMAZDIN eskileri geçmişe götürürken, yeni nesilide 70'lerin dünyasına götürdü. Aşıkların vazgeçilmez şarkısı haline gelen, Issız Adam filminin son sahnesinde dinleyip hüngür hüngür ağladığımız o şarkı da aranjman çıktı. Leo Dan'ın seslendirdiği Una Calle Nos Separa adlı şarkının Türkçe sözlerini Fikret Şenes yazdı. Oysa ne çok sevmiştik. Şimdi aşklarımız bu aranjmanla gölgelendi... Şimdi insanın aklına HERŞEYİMİZ Mİ ÇALINTI olmalı diye gelmiyor değil..


http://www.sinemakeyfi.com/news.php?id=1417

Devam filmlerinin babası seçildi: Baba 2

Devam filmlerinin babası seçildi: Baba 2

Tüm zamanların en iyi devam filmi, Brando’nun başrol oynadığı, Coppola imzalı Baba II seçildi...

Her filmin devamı merakla beklenir. Bu yaza damgasını vuracak yapımların da devam filmleri olacağı konusunda tartışmalar sürerken, Times Online internet sitesi ilkini gölgede bırakmayı başaran devam filmlerini seçti. Listede yok yok, ancak elbette öne çıkan filmler var. İlk sırayı Baba 2 / Godfather 2 alırken, Terminator 2: Judgement Day, Aliens ve Before Sunset gibi filmler de hemen kendilerini belli ediyor.

1- Baba 2
Yalnızca en iyi devam filmlerinden biri olarak değil, tüm zamanların en iyi filmlerinden biri olarak kabul edilen Baba 2, tartışmasız bir Francis Ford Coppola harikası. İlk filmin yarısı Marlon Brando’nun canlandırdığı Vito Carleone’nin ailesini korumak uğruna suç ve suçlularla dolu hayatta kalma mücadelesini izleyiciye sunarken, diğer yarısı da oğlu Michael’ın ailesini birarada tutmaya çalışmasını anlatmıştı. Altı Oscar kazanmış devam filmi ise mafya filmlerini adeta yeniden şekillendiriyor ve izlenmediği takdirde seyirciye çok şey kaybettireceğini hatırlatıyor.

2- Mad Max 2
Sinemaseverlerinin kalbinde kendine ayrı bir yer edinen Mad Max 2, ilkinin de önüne geçmeyi başarıyor. İlk filmde ailesini kaybeden Max, bu filmde çetelerin baskısı altında yaşamaya çalışan bir grup insanın yanında yer alıyor ve onları koruyor. Sinema tarihinin en unutulmaz sahnelerinden bazılarını barındıran 1981 yapımı film, Mel Gibson’ın da hayran kitlesini çoğalttığı yapım olarak hafızalara kazınmıştı.

3- The Dark Knight
Batman Begins’in Batman filmlerine farklı bir bakış açısı getirdiği ve yarasa adamı da alıştığımızın aksine daha insani bir yönden görmemizi sağladığı düşünülürse, The Dark Knight da bir devam filmi sayılır. Hem de ne devam filmi! Kara Şövalye’nin eksiklikleri, kahramanlığı, yüreği ve ona dair daha pek çok şeyi bulmanın mümkün olduğu film, 2008’in en fazla gişe hasılatı yapan yapımlarından biri olmuştu. Heath Ledger’ın yarattığı yeni Joker portresi ise filmin diğer hiçbir Batman filmine benzememesini ve unutulmazlar arasında yerini almasını sağlıyor.


http://www.sinemakeyfi.com/news.php?id=1418

Agrado Ankara’ya geliyor!

Antonia San Juan, Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nin konuğu olarak Ankara’ya geliyor.

“İspanya’nın haşarı kızı” olarak da tanınan, Almodovar’ın ‘Annem Hakkında Her Şey’ filmindeki Agrado rolüyle uluslararası bir üne kavuşan Antonia San Juan, Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nin konuğu olarak Ankara’ya geliyor.

San Juan’ın yönetmenliğini yaptığı üç film Türkiye’de ilk kez Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nde gösterilecek. 7-14 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek 12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali dünyaca ünlü bir sanatçıyı daha konuk ediyor. Pedro Almodovar’ın ‘Annem Hakkında Her Şey’ filminde Agrado rolüyle kalbimizi fetheden Antonia San Juan, yönetmenliğini yaptığı üç filmin gösterimi için Ankara’ya geliyor.

Tiyatroyla başlayan oyunculuk
1961 yılında Kanarya adalarında dünyaya gelen San Juan, 19 yaşındayken Madrid’e yerleşti. İspanyol Filolojisi tiyatro topluluğuyla başladığı sahne hayatını iki sene sonra, tek başına yazıp oynadığı oyunlarla sürdürdü. Kısa bir süre sonra da kendi tiyatrosunu kurdu ve burada, kabareler ve komediler dışında Luis Miguel Segui başta olmak üzere pek çok önemli İspanyol oyuncunun rol aldığı bir ya da iki kişilik oyuncular sahneye koydu.

‘Analarının Oğulları’, ‘Diğer Kadınlar’, ‘Yazar Kadınlar, Erkekler’ ve ‘Bir Kadın’ gibi çok tanınan oyunlarıyla sadece bütün İspanya’yı etkilemekle kalmadı, İspanyolca konuşan Latin Amerika ülkeleriyle İtalya, Romanya gibi ülkelere de turneler düzenleyerek seyircisini çoğalttı. Küçük kadrolu oyunlarla yetinmeyen sanatçı son olarak 2008’in sonunda perde diyen ve bugün hâlâ kapalı gişe oynayan Henry James’in ‘Bir Boston Evliliği’ adlı oyununu sahneye koydu.

Ruh ikizi Almodovar’la çalıştı
1997’de ‘Pardon Canım Ama Lucas Beni Seviyor’da küçük bir rolle sinemaya başlayan sanatçı, özellikle yönetmen Miguel Albaladejo’nun komedilerindeki oyunculuğuyla dikkat çekti. Uluslararası başarıya ise dördüncü filmi olan ‘Annem Hakkındaki Her Şey’deki (2000) Agrado rolüyle ulaştı. Yaratıcılıkta ve sansasyonda ruh ikizi sayılabilecek Pedro Almodovar’ın ona özel yazdığı repliklerle seyirciyi büyüleyen San Juan, bu rolüyle pek çok ödüle aday gösterildi ve İspanyol Oyuncular Birliği’nin kadın oyuncu ödülünü aldı.

Ardından, Ramón Salazar’ın kült filmi ‘Taşlar’da ilk başrolünü oynayan oyuncu, 2001 yılında ‘V.O.’ adlı kısa filmle kamera arkasına geçti. Goya Ödüllerine aday olduğu bu filmin ardından ‘Te llevas la palma’ (2004) ve ‘La China’ (2005) adlı filmleri yönetti ve pek çok ödül topladı. San Juan, ilk uzun metrajlı filmi olan ‘Tú eliges’in çekimlerini yakın zamanda tamamladı.

“Sinemanın güzellik dışında bir kıstası olmalı”
Kadın oyuncuların işinin zor olduğunu, eğer bir Meryl Streep değilseniz bir kadın olarak 40 yıla yayılan bir kariyere sahip olmanın neredeyse imkansız olduğunu söyleyen San Juan, modellerin sinema oyunculuğu yapmasına karşı olduğunu ve sinemanın güzellik dışında bir kıstası olması gerektiğini söylüyor.


7-14 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek 12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde dört filmiyle yer alacak olan Antonia San Juan, Pedro Almodovar’ın meşhur filmi ‘Annem Hakkında Her Şey’ filminin gösterimin ardından ise seyirciyle buluşacak.

Festival seyircisi ayrıca, San Juan’ın ‘V.O.’ ve ‘La China’ filmlerinin yanı sıra çekimlerini yeni tamamladığı ilk uzun filmi ‘Tu Eliges’i de Türkiye’de ilk kez izleme şansı bulacaklar.

John Malkovich İstanbul Film Festivali'ne konuk oluyor!

Beyazperdenin karizmatik karakter oyuncusu, yapımcıve yönetmen John Malkovich, Akbank sponsorluğunda gerçekleşen 28. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin konuğu olarak İstanbul'a geliyor.

Usta oyuncu John Malkovich,Akbank sponsorluğunda gerçekleşen 28. Uluslararası İstanbul film Festivali'nin konuğu olarak İstanbul'a geliyor. Malkovich, 10 Nisan Cuma günü saat 13.30'da Emek Sineması'nda "Belalı Düğün" adlı filmin gösteriminden önce izleyicilerin karşısına çıkacak. John Malkovich'e Emek Sineması'nda yapılacak bu özel törende İstanbul Film Festivali'nin "Sinema Onur Ödülü" sunulacak.

John Malkovich ayrıca 10 Nisan Cuma sabahı bir basın toplantısı yaparak basın mensuplarının sorularını yanıtlayacak. Basın Toplantısı'nın saati ve mekânı daha sonra duyurulacak.

John Malkovich'in başrolünde oynadığı Steve Jacobs'ın "Utanç / Disgrace" adlı filmi, Festivalde Altın Lale için yarışacak filmler arasında. Nobel ödüllüyazar J.M. Coetzee'nin romanından beyazperdeye uyarlanan "Utanç", Toronto Film Festivali'nde Eleştirmenler Birliği FIPRESCI Ödülü'nü aldı.Güney Afrikalı biredebiyat profesörünü canlandıran John Malkovich'in performansı ise eleştirmenlerden tam not almıştı. "Utanç", festivalin ikincihaftasında izleyicilerle uluslararası jürinin huzuruna çıkacak.

1953 yılında Amerika'da doğan oyuncu,yapımcı ve yönetmen John Malkovich, 70'ten fazla filmde rol aldı. Üniversitede tiyatro eğitimi gören Malkovich, 1984 yılında "Places in the Heart" ile sinemakariyerine başladı ve Oscar'a aday gösterildi. Aynı yıl başrolde oynadığı savaşfilmi "The Killing Fields" büyük beğeni topladı. "Dangerous Liaisons"daki Vicomte de Valmont rolüyle hafızalara kazınan Malkovich, "In the Line of Fire"daki politik suikastçı rolüyle de Oscar ve Altın Küre ödüllerine aday oldu. Başrolünde oynadığı "Con Air", "The Man in the Iron Mask", "Rounders", "Changeling" gibi filmleriyle kendine bir hayran kitlesi yaratan Malkovich'in en alışılmadık rolü ise kendini oynadığı Spike Jonze filmi "Being John Malkovich" oldu.Başarılı sinema kariyerine devam eden Malkovich tiyatro bağlarını da koparmadı. Aynı zamanda yapımcılık ve yönetmenlik de yapan Malkovich'in yönetmenliğini üstlendiği "Dancers Upstairs" 2002 yılında İstanbul Film Festivali'nde izleyiciyle buluşmuştu.


http://www.sinema.com/makale/1-7610/john-malkovich-istanbul-film-festivali-ne-konuk-oluyor

Lopez'in B Planı

Plan B projesinde Jennifer Lopez'in kalbini hoplatan erkek belli oldu: Alex O'Loughlin!

(8 Nisan 2009) Plan B projesi için uzun bir süredir Jennifer Lopez'e eşlik edecek fazla popüler olmayan, adı Lopez'i bastırmayacak, yakışıklı bir erkek oyuncu aranıyordu. Yapımcılar Alex O'Loughlin'de karar kıldılar. Kendisi daha önce The Invisible ve August Rush'da rol almıştı.

Çocuklarıyla ilgilendiği için beyazperdeden uzak duran Jennifer Lopez bir romantik komedi ile dönmeye hazırlanıyor. Plan B'nin son derece güncel bir hikayesi var. Yıllardır yalnızlık çeken ve hayatının aşkını bulamayan bir kadın, anne olmaya karar veriyor ve bekar kadınlara uygun yöntemlerle yapay döllenme yaptırıyor.

Kısa bir süre sonra ise işlemin başarılı olduğunu ve hamile olduğunu anlıyor. Fakat mutlu haberi aldığı gün, aynı zamanda hayatının aşkıyla tanıştığı gün oluyor. Lopez, "babasız" bebeğiyle ilişkisini birlikte götürmek istiyor.


http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13416

Al Napolyon!

Usta aktör Al Pacino bir aile filminde Napolyon'u canlandırmaya hazırlanıyor...

(8 Nisan 2009) Napolyon’un St.Helena’daki son yıllarına ve bir İngiliz olan Betsy ile ilişkisine ışık tutacak olan ve bir çocuk kitabından uyarlanan Betsy and the Emperor'ın Napolyon'u belli oldu. Al Pacino tarihi karakteri canlandırmak için kamera karşısına geçecek. Projenin yönetmenliğini John Curran üstleniyor.

Usta oyuncu en son Orjinal Cinayet(ler) filminde rol almıştı. Fakat Robert De Niro ile birlikte rol aldığı film izleyicide tam bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Bakalım yıllardır konuşulan Betsy and the Emperor, unutulmaz bir Pacino deneyimi ortaya koymayı başaracak mı?


http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13417

7 Nisan 2009 Salı

Cannes ilk defa bir animasyon filmiyle açılıyor!

62. Cannes Film Festivali 13 Mayıs 2009 Çarşamba günü gerçekleşecek açılış töreni ile başlayacak. İlk kez bir animasyon filmi 3 D olarak Cannes Film Festivali’nin açılış töreninde gösterilecek.

Disney Pixar’ın yapımı John Lasseter’ın gözetiminde yapımı tamamlanan yeni animasyon filmi “Yukarı Bak - Up” Disney Digital 3DTM formatıyla, 62. Cannes Film Festivali’nin 13 Mayıs 2009 Çarşamba günü gerçekleşecek açılış töreninde gösterilecek film olacak.

“Yukarı Bak - Up”, hayatı boyunca yaşamak istediği macera hayalini gerçekleştirmek için evine binlerce balon bağlayıp Güney Amerika'nın vahşi doğasına doğru yolculuğa çıkan 78 yaşındaki baloncu Carl Fredricksen'ın hikayesinin anlatıldığı yeni bir komedi. Ancak Carl, yolculuğa başladıktan sonra en büyük kabusunu da yanında götürmekte olduğunu fark eder: 8 yaşındaki, fazlasıyla iyimser bir doğa kaşifini.

16 Ekim’de Türkçe dublajlı olarak Türkiye de vizyona girecek olan “Yukarı Bak”, “Sevimli Canavarlar”ın yönetmenliğini yapmış ve Pixar’ın ilk animasyon sinema filmi Oyuncak Hikayesi’nin hikayesi ve karakterlerinin geliştirilmesine katkıda bulunan ve animasyon şefi olarak görev alan Pete Docter tarafından yönetildi. Bir Böceğin Yaşamı filminde storyboard çizeri olarak görev aldı, Oyuncak Hikayesi 2 filminin hikaye taslağının oluşturulmasında çalıştı. Filmin ortak yönetmeni Bob Peterson da Kayıp Balık Nemo filminin senaristi ve yazarlarından.

Cannes Film Festivali, 13 Mayıs Çarşamba gününden, Pazar 24 Mayıs 2009’a kadar devam edecek.


http://www.sinema.com/makale/1-7606/cannes-ilk-defa-bir-animasyon-filmiyle-aciliyor

İstanbul Modern'de Fantastik Günler!

İstanbul Modern Sinema, 9-26 Nisan tarihleri arasında “İpler Kimin Elinde?” başlıklı programla izleyiciyi; insanlar, kuklalar, metafizik güçler ve olayların fantastik dünyasının baş döndürücü ve sürprizlerle dolu diyarlarına davet ediyor.

“İpler Kimin Elinde?”

“İpler Kimin Elinde?” başlıklı seçkide, Japon yönetmen Takeshi Kitano’nun “Bebekler”, yönetmen Spike Jonze’un “John Malkovich Olmak”, Ezel Akay’ın “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?” Hou Hsiao-Hsien’in “Kırmızı Balonun Yolculuğu” ve Anders Ronnow-Klarlund’un “İpler” adlı filmleri gösterilecek.

Kuklalı Kısalar bölümünde ise Norman McLaren’in "Komşular", Grant Munro’nun “Oyuncaklar” ve Chris Lavis & Maciek Szczerbowski’nin “Tutli-Putli Hanım” adlı filmleri yer alıyor.

Japon yönetmen Takeshi Kitano, adını Japonya’nın geleneksel kukla tiyatrosu Bunraku’dan alan büyüleyici filmi “Bebekler”de, aşkın mantığa üstün geldiği, acı, hüzün ve kalp kırıklıklarıyla dolu, iç içe geçmiş üç öykü anlatıyor.

Yönetmen Spike Jonze ise Charlie Kaufman’ın parlak şaşırtmacalar ve çelişkilerle bezeli dahice senaryosuyla, bir sokak kuklacısının tesadüf eseri John Malkovich’in zihnine açılan bir kapıyı keşfederek 15 dakikalık Malkovich deneyimi yaşamasını aktaran metafizik aşk komedisi “John Malkovich Olmak”i özgün bir mizahla sunuyor.

Yönetmen Ezel Akay da Levent Kazak’ın senaryosunu yazdığı, Haluk Bilginer ile Beyazıt Öztürk’ün oynadığı “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?” başlıklı filminde, yaşadıkları toplumun siyasal, toplumsal, ekonomik, hukuksal eleştirisini ve yergisini yapan Hacivat ve Karagöz’ü beyazperdeye taşıyor.

Seçkide ayrıca Tayvanlı yönetmen Hou Hsiao-Hsien’in, Paris sokaklarında uçuşan başına buyruk bir balon metaforu çevresinde gelişen “Kırmızı Balonun Yolculuğu”, sonsuza uzanan ipler ve onlara bağlı kuklaların yaşadığı bir efsaneyi yansıtan Anders Ronnow-Klarlund’un “İpler” adlı büyüleyici kukla animasyonunun yanı sıra Kuklalı Kısalar bölümünde ise Norman McLaren’in 1952 yılında Oscar kazanan kısa filmi “Komşular”; Grant Munro’nun bugün de geçerliliğini koruyan “Oyuncaklar” başlıklı stop-motion animasyonu ve Chris Lavis & Maciek Szczerbowski’nin En İyi Kısa Film dalında Oscar’a aday olan “Tutli-Putli Hanım” adlı filmleri gösterime sunulacak.

Bebekler / Dolls, 2002
Yönetmen: Takeshi Kitano
113’, Renkli, Japonca
Bu filmde ipler aşkın elinde! Şiirsel güzelliğiyle izleyiciyi büyülerken, ilginç kurgusuyla bam tellerini elinde tutan, her anıyla aşkı kutsayan bir film... Kelimeleri ve mantığı hiçe sayan kalp kırıklarını ve bu kırıkları tamir etmek uğruna feda edilen hayatları anlatıyor. Acının, hüznün ve melankolinin hüküm sürdüğü büyülü bir evrende iç içe geçen, üç paralel öykü...

İpler / Strings, 2004
Yönetmen: Anders Ronnow-Klarlund
88’, Renkli, İngilizce
Hepimizin bağlı ve bağımlı olduğu yere, gökyüzüne kadar uzanan iplerin ucundaki kuklaların yaşadığı bir evrendeyiz. Hayatın cennetten dünyaya sarkan iplerden aktığı bu dünyada, iki ırk arasında yüzyıllık bir savaş sürmektedir. Kehanete göre, hem kendine hem halkına yabancı bir kahraman, cennetten binlerce ipin kopmasına neden olan ve gökyüzünü ateşe boğan bu amansız savaşa son verecektir. Büyüleyici bir kukla animasyonu, sonsuza uzanan ipler ve onlara bağlı kuklaların yaşadığı bir efsane...

Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü? / Who Killed the Shadows?, 2005
Yönetmen: Ezel Akay
110’, Renkli, Türkçe – İngilizce altyazılı
14. Yüzyıl’da geçen hikâyede Karagöz, Moğol vergi memurlarından kaçıp Bursa'ya yerleşmiştir. Cahil ancak zeki, özellikle kızdığında söz ve hareketleriyle çevresindekileri güldüren bir Türkmen göçmenidir. Hacivat ise bir postacıdır. Uyanık, lafazan, sefahat ve eğlenceye düşkün bir fırsatçıdır. Hacivat, Karagöz'ün hasta ineğini satın alınca tanışırlar. İkili, Orhan Gazi’nin kendi adına yaptırdığı camide taş ustası olarak çalışmaya başlar. Ne var ki atışmalarıyla inşaat işçilerini güldürdükleri için işler ağırlaşır. Hacivat ve Karagöz hem inşaatı yavaşlattıkları hem de herkese laf dokundurdukları için Orhan Gazi’nin imzaladığı ölüm fermanları ile hazin sonla tanışacaktır.

Kırmızı Balonun Yolculuğu / Flight of the Red Balloon, 2007
Yönetmen: Hou Hsiao-Hsien
114’, Renkli, Fransızca, Çince
Tayvanlı yönetmenin Batı’da çektiği bu ilk filmi, başına buyruk bir kırmızı balonu takip ediyor. Paris’in sokaklarında dolanan bu balonun amacı, küçük Simon’u bir melek gibi korumaktır. Annesi Suzanne (Juliette Binoche) ise oğluna bakması için sinema öğrencisi Çinli bir kız olan Song’la anlaşır. Balon, bir çocuk fantezisinden çıkarak Paris sokaklarında gezinir ve Suzanne’ın yer aldığı Çin kukla gösterisinde duraklar. Uçuşan bir balon metaforu çevresinde gelişen gayet gerçekçi öyküde, Suzanne Çin kuklalarını yönetirken, Simon da ipsiz balon tarafından yönetiliyordur.

John Malkovich Olmak / Being John Malkovich, 1999
Yönetmen: Spike Jonze
112’, Renkli, İngilizce
Charlie Kaufman’ın parlak şaşırtmacalar ve çelişkilerle bezeli dahice senaryosuyla ilk kez bu filmde tanışıyoruz. Rağbet görmeyen kukla oyunları yazan, mutsuz bir evlilik yürüten sokak kuklacısı Craig (John Cusack), başka bir işe girmek zorunda kalır. Çalıştığı ofiste keşfettiği tünel tüm hayatını değiştirir. Bu geçit, aktör John Malkovich’in beynine gitmektedir. Craig, 15 dakikalık bu Malkovich deneyimini âşık olduğu Max ile birlikte bir iş tezgâhına dönüştürür. Ancak aşk durumu karmaşıklaşınca, kuklacı, yeteneklerini kullanarak Malkovich’i tamamen ele geçirir, kariyerini yönetmeye başlar. Bu metafizik aşk komedisi, ardı arkası kesilmeyen yeni fikirler ve sapkınlık üzerine özgün bir mizah sunuyor.

KUKLALI KISALAR / PUPPET SHORTS:

Komşular / Neighbours, 1952
Yönetmen: Norman McLaren
8’ 6”, Renkli
1952 yılında Oscar kazanan bir kısa film! Aslında kuklaları canlandırmak üzere kullanılan animasyon tekniklerini canlı oyuncular üzerinde uygulayan yönetmen esprili bir mesel anlatmış. Anlatısı bugün bile taze duran bu kısa filmde, bir çiçek uğruna kıyasıya mücadele eden iki komşuyu izliyoruz.

Tutli-Putli Hanım / Madame Tutli-Putli, 2007
Yönetmenler: Chris Lavis & Maciek Szczerbowski
17’, Renkli, İngilizce
“En İyi Kısa Film” Oscar’ına aday olan bu filmde, ana karakterimiz Tutli-Putli Hanım bir dünya eşyasıyla trene biner. Bu acayip gece yolculuğunda kötü ajanlardan sonsuz ışığa doğru uçan kelebeğiyle bir iç yolculuk yapar aynı zamanda. Metafizik göndermeleri, kuvvetli görsel anlatımı ve müzikleriyle öte-dünyada gergin dakikalar izleyiciyi bekliyor.

Oyuncaklar / Toys, 1966
Yönetmen: Grant Munro
7’ 46”, Renkli
Bu stop-motion animasyon, çocukların Noel’de aldıkları hediye oyuncaklara karanlık bir bakış yöneltiyor. Şirin oyuncakları gösteren kamera kurşun askerlere odaklanınca işler değişiyor: askerlerin mimikleri, silah-top sesleri ve gerçek savaşın cezaları... Şiddeti çekici kılan bu oyuncakları gerçek ve ürkütücü bir savaş sahnesine çeviren kısa film bugün için de geçerliliğini koruyor.

http://www.sinema.com/makale/1-7597/istanbul-modern-de-fantastik-gunler

Akbank Galaları'nı kaçırmayın!

İstanbul Film Festivali, sinemaseverleri festivalin ilk haftasında 21.30 seanslarında Emek Sineması’ndaki Akbank Galaları’nda ağırlayacak!

Akbank Galaları bu yılda festivalin en çok ilgi gören bölümü olmaya aday.

İstanbul Film Festivali, sinemaseverleri festivalin ilk haftasında 21.30 seanslarında Emek Sineması’ndaki Akbank Galaları’nda ağırlayacak. Akbank Galaları kapsamında sinemaseverler, kaçırılmayacak 9 filmi vizyona girmeden, herkesten önce izleme ayrıcalığını yaşayacaklar. Bu filmlerden bazıları:

BİR TERÖR FİLMİ: DER BAADER MEINHOF
Uli Edel (2008)
1970'lerde Almanya'yı kasıp kavuran Baader Meinhof çetesine acımasız bir bakış. Hareketli, kan, kurşun ve siyaset dolu çarpıcı bir film. Almanya'nın 2009 Oscar'daki temsilcisi olan film, Kızıl Ordu Fraksiyonu'nun 1967'de başlayıp 1977'de çetenin ele başlarının hapiste ölü bulunmalarıyla son bulan hikâyesini anlatıyor. »»

Emek Sineması, 5 Nisan Pazar, 21.30

50 ÖLÜ ADAM
Kari Skogland (2008)
İrlanda'da IRA ile İngiliz Gizli Servisi'nin yıllar süren çatışmasına çift taraflı bir ajanın gözünden eşsiz bir bakış. Müthiş bir siyasi aksiyon filmi. "Across the Universe / Seni İstiyorum"da Jude rolüyle çıkış yapan Jim Sturgess, Martin McGartland'ın otobiyografisinden esinlenmiş bu politik gerilim filminde Ben Kingsley'in karşısına çıkıyor.»»

Emek Sineması, 6 Nisan Pazartesi, 21.30

IL DIVO
Paolo Sorrentino (2008)
İtalya'nın siyasi tarihine damgasını vuran benzersiz bir lidere benzersiz bir bakış. Giulio Andreotti'nin mafya ve sanayiyle kurduğu kirli ilişkiler müthiş bir kurgu ve çarpıcı bir siyasi ağ manzarasıyla sunuluyor. 2008 Cannes Jüri Ödülü'nü almış Il Divo, esprileri, Dövüş Kulübü'nü anımsatan kamera kullanımı ve müziğiyle farklı bir film. »»

Emek Sineması, 8 Nisan Çarşamba, 21.30

RICKY
François Ozon (2009)
Fransız sinemasının yaramaz çocuğu Ozon'un bilim kurguyla masal öğelerini bir araya getiren son filmi, alışılmadık, sıra dışı, olağanüstü bir bebeği, Ricky'yi anlatıyor. Ozon, festival için İstanbul'da olacak ve filmini sunacak. Filmi herkesten önce izleme ve yönetmene soru sorma fırsatı bulacağınız bu özel gösterimi kaçırmayın! »»

Emek Sineması, 11 Nisan Cumartesi, 21.30

TAPINMA
Atom Egoyan (2008)
Kanadalı yönetmenin insan doğasını inceleyen çarpıcı son filminin ilham kaynağı öncelikle internet, her zamanki gibi kimlik karmaşası ve 21. yüzyılda terör. Egoyan, 2008 Cannes Kiliseler Birliği Ödülü alan bu son filminde eski defterleri açıp, terör, teknoloji ve korku çağında, acı ve kaybı daha kişisel bir düzeyde irdeliyor. »»

Emek Sineması, 12 Nisan Pazar, 21.30

DÜŞMAN HATTI
Kathryn Bigelow (2008)
Kathryn Bigelow'un kült Point Break ve Strange Days filmlerinden sonra çektiği müthiş bir aksiyon ve savaş filmi, üstelik Irak'taki Amerikan işgalinin gerçek tutanaklarından faydalanarak senaryosu yazılmış. Film 2008 Venedik İnsan Hakları Katolik İletişim Derneği Ödülü ve Genç Sinema Ödülü'nün de sahibi. »»

Emek Sineması, 13 Nisan Pazartesi, 21.30

Bölümde yer alan filmler:
(Filmlerin festivalin resmi sitesindeki sayfalarını gitmek için üzerlerine tıklayabilirsiniz.)

Festivalle ilgili tüm gelişmeleri, Film Festivali e-gazetesi Festivalist.com'dan takip edebilirsiniz...


http://www.sinema.com/makale/1-7590/akbank-galalari-ni-kacirmayin

Altyazı'nin Nisan sayısında İstanbul Film Festivali şenliği!

Altyazı Aylık Sinema Dergisi, her yıl olduğu gibi bu yıl da Nisan sayısını İstanbul Film Festivali'ne ayırmış. Festivali kapağa taşıyan derginin, 27 sayfalık kapsamlı festival dosyasında festivalle ilgili aradığınız her şeyi bulmanız mümkün.

Aylık Sinema Dergisi Altyazı'nın 83. sayısının önemli bir bölümü, Nisan ayında bir kez daha sinemaseverler için zamanı durduracak olan İstanbul Film Festivali'ne ayrılmış durumda. Tam 27 sayfalık festival dosyasında, 11 usta yönetmenden 12 başyapıtın gösterileceği 'Asiler, Azizler, Âşıklar' isimli seçkinin danışmanı olan Harvard Üniversitesi öğretim üyesi Cemal Kafadar'la yapılmış, seçkideki tüm filmlere başka bir gözle bakmamızı sağlayan keyifli bir söyleşi dikkat çekiyor. Dosyada ayrıca, filmler arasında seçim yapmakta zorlananlar için birer kılavuz niteliği taşıyan kısa inceleme yazıları ve ileride adından sıkça söz ettireceğe benzeyen Pablo Larrain, Amat Escalante ve Edwin gibi genç yönetmenlerle yapılmış söyleşiler yer alıyor.

Altyazı'nın Nisan sayısının öne çıkan bir başka bölümünü ise, Pi ve Bir Rüya İçin Ağıt gibi kült filmlerin yönetmeni Darren Aronofsky'nin geçtiğimiz senenin belki de en güçlü yapımlarından birine imza attığı "Şampiyon"u ("The Wrestler") hem Mickey Rourke'un geri dönüş hikâyesi olarak, hem de Hollywood'un içinden bağımsız Amerikan sineması ruhunu canlandıran yeni bir soluk olarak ele alan geniş değerlendirme yazısı oluşturuyor. Derginin Nisan sayısında dikkat çeken diğer filmler ise şöyle: "Zamanın Akışında" (Wim Wenders), "Pazar: Bir Ticaret Masalı" (Ben Hopkins), "Başka Semtin Çocukları" (Aydın Bulut), "Dilber'in Sekiz Günü" (Cemal Şan), "Mommo" (Atalay Taşdiken), "Hayat Var" (Reha Erdem), "Güneşi Gördüm" (Mahsun Kırmızıgül), "Milyoner" (Danny Boyle).

http://www.sinema.com/makale/1-7586/altyazi-nin-nisan-sayisinda-istanbul-film-festivali-senligi

6 Nisan 2009 Pazartesi

İşte Yeni Freddy!

Usta oyuncu Jackie Earle Haley, Elm Sokağı'nın yeni kabusu olmaya hazırlanıyor...

(6 Nisan 2009) A Nightmare on Elm Street serisi yeniden başlıyor. Korku sinemasının en sıkı serileri arasında bulunan "Elm Sokağı Kabusu" bugünün teknolojisiyle yeniden çekiliyor.

Serinin korku figürü, kabus avcısı Freddy Krueger'ı kimin canlandıracağı da belli oldu. Usta oyuncu, ödüllü Jackie Earle Haley'nin maskeyi giyeceği açıklandı. Samuel Bayer projenin yönetmenliğini üstleniyor. Haley, en son Watchmen'de Rorshach olarak karşımıza gelmişti.

Hikaye aynı. Los Angeles'taki bir mahallede gençler tuhaf bir şekilde ölmeye başlarlar. Parmaklarında jilet keskinliğinde bıçaklar olan korkunç bir adamın bulunduğu kabuslar uyurken canlarını almaktadır. Rüyalardaki bu hayalet, yıllar önce çocuklarını öldürdüğü aileler tarafından linç edilen sapık Fred Krueger'dan başkası değildir. Freddy her nasılsa şimdi geri dönmüş, yeni yetmeleri bir bir rüyalarında öldürerek intikam almaktadır.

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13395

Bu Çalan Hangi Film?

Ters Ninja sitesinin hazırladığı özel gece 9 Nisan akşamı Baykuş Cihangir’de...

(6 Nisan 2009) Memleketin sıkı sinema bloglarından Ters Ninja, bir festival gününü beraber noktalamak için çok özel bir davet yapıyor:

"9 Nisan akşamı Baykuş Cihangir‘de Landlord’un çalacağı film müzikleri eşliğinde (araya başka şeyler de illa ki sızacaktır) eğlenmece, muhabbet, hangi müziğin hangi filmden olduğunu bulmaca..."

Geceye film müziklerinin ağırlığını koyacağı söylense de, kulakların her türlü sürprize açık olması gerektiği de özellikle belirtilmiş.


Başlangıç:
09 Nisan 2009 Perşembe, 21:00

Bitiş:
10 Nisan 2009 Cuma, 02:00

Yer:
BAYKUŞ CİHANGİR
Cihangir Caddesi 35/B Cihangir İstanbul

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13393

Festivalde Sürpriz Filmler

İstanbul Film Festivali programına sürpriz filmler ekleniyor ve biletleri tükenen filmler için ek seanslar konuluyor!

(5 Nisan 2009) Festivalin sürpriz filmi Upuzuuun Bir Hürriyet Yolculuğu, 14 Nisan Salı, saat: 21.30, Pera Müzesi Salonu'nda gösterilecek.

Yönetmen Mehmet Binay ve Ani King Underwood’un “Upuzuuun Bir Hürriyet Yolculuğu” adlı filmi, Hürriyet Gazetesi’nin 2008’de Devlet Demiryolları ile ortaklaşa gerçekleştirdiği ve yaklaşık 100 kişinin görev aldığı “İnsan Hakları” temalı tren seyahatini anlatıyor.

45 günde 70 saatlik görüntü çekilerek hazırlanan filmde projenin stratejik ortakları olan Uluslararası Af Örgütü’nün atölye çalışmaları, Akbank Sanat Çocuk Tiyatrosu’nun tiyatro gösterileri ve diğer etkinliklerle insan haklarının 7‘den 70‘e Türk insanına nasıl anlatıldığı gözler önüne seriliyor.

Halkla yapılan sohbet toplantılarında uzmanlarla birlikte Türkiye’nin sorunları konuşuluyor. Kırk beş gün boyunca, her gün başka bir ilde toplam yüz bini aşkın insanla buluşan bu tren yolculuğu, Türkiye’nin insan haklarında nerede olduğunu vurgulaması açısından önem taşıyor.

Ayrıca, Mamut'a ek seans konuldu. 6 Nisan Pazartesi, saat 19.00, Emek sinemasında yapılacak.

“Daima Lilya” ve “Yüreğimde Bir Delik” filmlerinin İsveçli yönetmeni Lukas Moodysson’ın yıldız isimlerin rol aldığı yüksek bütçeli filmi “Mamut”, Festivalin Akbank Galaları bölümünde yer alıyor.

Yönetmenin ilk İngilizce filmi olan “Mamut”, New York’ta varlıklı bir yaşam süren bir aile, küçük kızları ve Filipinli bakıcılarının hayatını izliyor. Üç farklı kıtada, üç yıla yakın bir sürede çekilen “Mamut”un başrollerinde Gael Garcia Bernal ve Michelle Williams oynuyor.

***

Festival boyunca ayrıca ünlü yönetmen ve oyuncular, kendi filmlerinin gösterimleri öncesi sinemada izleyicilerle buluşup sohbet edecekler, gösterimlerin ardından izleyicilerin sorularını cevaplayacaklar. Yönetmen ve oyuncularının katılımıyla gerçekleşecek 37 filmin gösterimleri için festival kitapçık ve çizelgelerindeki yıldızlı filmlere dikkat…

Festivaldeki Sunumlar
4 Nisan Cumartesi günü saat 13.30’da Emek Sineması’nda Hoş Geldiniz / Welcome filminin başrol oyuncuları Derya Ayverdi ve Fırat Ayverdi;

5 Nisan Pazar günü;
saat 19.00’da Emek Sineması’nda Kadının Fendi / A Woman’s Way filminin yönetmeni Panos H. Koutras;
saat 21.30’da Yeni Rüya Sineması’nda Control Alt Delete’in yönetmeni Cameron Labine

6 Nisan Pazartesi günü;
saat 16.00’da Atlas Sineması’nda Absurdistan filminin yönetmeni Veit Helmer;
saat 21.30’da Yeni Rüya Sineması’nda Ziyaretçi / The Visitor filminin yönetmeni Jukka-Pekka Valkeapaa;
saat 21.30’da Beyoğlu Sineması’nda Inti Ilimani, Bulutların Şarkı Söylediği Yerde filminin yönetmenlerinden Francesco Cordio sinemaseverle buluşacak.

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13388

Festivalist

Akbank’ın katkılarıyla hazırlanan e-gazete Festivalist yayına başladı...

(3 Nisan 2009) Uluslararası İstanbul Film Festivali'ni geçen sene olduğu gibi online olarak takip edebileceğiniz Akbank’ın katkılarıyla hazırlanan e-gazete "Festivalist" yayına başladı.

“İstanbul Film Festivali Gazetesi” Festivalist, Akbank'ın katkılarıyla e-gazete formatında internet üzerinden yayınlanıyor. Festival takipçileri Akbank sponsorluğunda gerçekleşen 28. Uluslararası İstanbul Film Festivali hakkındaki her türlü gelişmeyi, söyleşileri, sinema yazarlarının öneri, görüş ve eleştirilerini www.festivalist.com'dan takip edebilirler.

Beyazperde'nin festival önerilerini de festival boyunca her gün güncelleyeceğimiz "Günün Filmi" bölümünde bulabilirsiniz!

http://beyazperde.mynet.com/haber.asp?id=13377